Medine’de hicrî 3. yılının sonu ile 4. yılın başında Saff sûresinin hemen peşinden indirilmiş olması muhtemel olan, 11 âyetten oluşan, adını 9. âyette yer alan ve “Cuma” anlamındaki الْجُمُعَة el-cum‘ah kelimesinden alan Cum‘a sûresi, inişe göre 100, resmî sıralamada ise 62. sûredir.
Cum‘a sûresi, resmi sıralaması bakımından öncesinde yer alan Saff sûresiyle yakın konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûrenin de “her bir mahlûkun Allah’ı tesbih ettiği” cümlesiyle başlaması (Saff 1; Cum‘a 1), “İsrailoğullarından veya Yahudilerden söz edilmesi” (Saff 5; Cum‘a 5-7), “biri maddi, diğeri manevi de olsa her iki surede de ticaretten söz edilmesi” (Saff 10; Cum‘a 11) her iki sûre arasındaki konu irtibatı olarak değerlendirilebilir.
Cum‘a sûresi, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin Yüce Allah’ı tesbih ettiği, O’nun Mekkelilere kendi içerinden ve henüz kendilerine ulaşmamış olan başka insanlara bir peygamber gönderdiği, bunun Allah’ın dilediğine yönelik bir lütfu olduğu şu şekilde dile getirilmektedir: “O (Allah), ümmilere (Mekkelilere) kendilerine (Allah’ın) âyetlerini tilâvet etmekte (okuyup aktarmakta), onları (kötülüklerden) arındırmakta ve onlara Kitap ve hikmeti öğretmekte olan bir rasûl/elçi göndermiştir. (Halbuki) daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler. (Peygamberi) henüz kendilerine katılmamış bulunan diğerlerine de (göndermiştir).”
5. âyetten itibaren, Tevrat ile yükümlü tutulmalarına rağmen yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmeyenlerin durumu “Tevrat’la yükümlü tutulup da yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür!” ifadeleriyle merkeplere benzetilmekte, Yüce Allah’ın has kulları oldukları zanlarının yersiziliğine dikkat çekilmekte, bu yüzden asla ve asla ölümü istemeyecekleri bildirilmektedir.
9. âyetten itibaren, iman edenlere Cuma’nın farz kılındığı, bu yüzden alış-verişin terk edilip Allah’ın zikrine koşmak gerektiği, bunun mutlak manada hayırlı olduğu bildirilmekte, namaz bitirildikten sonra yeryüzüne dağılmaları yani işlerine güçlerine bakmaları, Yüce Allah’ın yarattığı rızıklardan aramaları ve Allah’ı çokça zikretmeleri emredilmekte, bazılarının ise bu emri tutmadıkları da özellikle hatırlatılmaktadır.