Mekke’de risâletin 11-12. yılları arasında indirilmiş olması muhtemel olan, 99 âyetten oluşan, adını 80. âyette geçen ve Hz. Sâlih’ın kavminin adı olan الْحِجْر el-hıcr kelimesinden alan Hıcr sûresi, inişe göre 72, resmî sıralamada ise 15. sûredir.
Hıcr sûresi, resmî sıralamada öncesindeki İbrâhim sûresiyle yakın konu birlikteliğine sahiptir. Her iki sûrenin de aynı mukatta‘a harfleriyle başlayıp ilahi mesaja dikkat çekilmesi (İbrâhim 1; Hıcr 1) ortak yanlardandır. Ayrıca her iki sûrede de peygamber kıssalarına (İbrâhim 5-17, 35-41; Hıcr 26-84), özellikle Hz. İbrâhim kıssasıyla ilgili bilgilere yer verilmesi (İbrâhim 35-41; Hıcr 51-60), kâinat kitabına yönelik ifadeler (İbrâhim 32-33; Hıcr 16-22), şeytanın insanoğlunu saptırmaya çalışmasıyla ilgili beyanları (İbrâhim 22; Hıcr 39-40) iki sûrenin ortak konuları arasında sayılabilir.
Hıcr sûresi, mukatta‘a harferiyle başlamakta, kâfirlerin pişmanlıklarına yer verilmekte, kâfirlerin bu hayatı anlamsız bir şekilde yaşamakta oldukları, her kavmin belli bir süresinin bulunduğuna dikkat çekilmektedir. Altıncı âyette müşriklerin Hz. Peygamber’e mecnun demeleri sonrasında melek beklentilerine cevap verilmekte, vahyi indiren kudretin onu korumaya da gücünün yeteceği bildirilmektedir.
10. âyetten itibaren, önceki milletlere de peygamberler gönderildiği, kendileriyle alay edildiği, ilâhî sünnetin onlara da uygulandığı, olağanüstülükler görseler de bunun büyü olduğunu söylemiş olacakları bildirilmektedir.
16. âyetten itibaren, göğün süslü yapısı, şeytanların bilgi çalma girişimlerine karşı korunaklılığı, yeryüzünün çeşitli özelliklerle şekillendirilmiş olması, orada insanoğlunun yaşaması için bütün düzenlemelerin yapılması, yağmurun, hazinelerin ve rüzgârların durumu vs. konularda bilgiler verilmekte, diriltenin de öldürenin de nihayet her şeyin sonuna vâris olacak kudretin de Yüce Allah olduğu beyan edilmektedir.
24. âyetten itibaren, insanoğlunun yaratılış süreciyle ilgili bilgiler verildikten sonra, meleklerin durumu ile İblis’in karşı çıkışı ele alınmakta, bu özellikte devam edenler için cehennemin ceza durağı olacağı haber verilmekte, 45. âyetten itibaren bu defa muttakilerin ödüllerine ve Yüce Allah’ın bağışlayıcılığına dair müjdeler verilmektedir.
51. âyetten itibaren, sırasıyla Hz. İbrâhim, Hz. Lût, Eykeliler ve nihayet sûreye adını veren Hıcr ashabıyla ilgili kıssalara çeşitli boyutlarda yer verilmektedir. 85. âyetten itibaren de göklerin, yeryüzünün ve ikisi arasındakilerin bir anlam ve amaç için yaratıldığı, Hz. Peygamber’e “tekrarlanan yedili” yani bütün Kur’ân’ın vahyedildiği bildirilmektedir.
88. âyetten itibaren, Hz. Peygamber’in dünyalıklara özenmemesi, müminlere merhamet kanatlarını germesi gerektiği, onun apaçık bir uyarıcı olduğu, dinde ayrılıklar peşinde koşanların bunun hesabını verecekleri, müşriklerden yüz çevirmek gerektiği, alay edenlerin hesabını Yüce Allah’ın göreceği, Hz. Peygamber’in muhatapları nedeniyle yüreğinin daraldığı, tesbih ve secde emrinin devam ettiği ve ölüm gelinceye kadar ibadete devamın zorunlu olduğu beyan edilmektedir.