Medine’de hicrî 9 ve 10. yılda indirilmiş olması muhtemel olan, 129 âyetten oluşan, adını 104. âyette geçen ve “(Allah’a) yönelmek” anlamına gelen التَّوْبَة et-tevbeh kelimesinden alan Tevbe sûresi, inişe göre 114, resmî sıralamada ise 9. sûredir.
Bu sûrenin “uzak olma” manasında Berâeh, “bağışlanma” anlamında Tevbe, “nifaktan uzaklaştırdığı için” Mukaşkışah, “münafıkların içyüzünü ortaya çıkardığı için” Muba‘sirah, “onları rezil ettiği için” Muhziyeh, “ürküttüğü için” Müşerrideh, “gizlilikleri, sırları ortaya çıkardığı için” Müsîrah ve Fâdıhah, “onları eşelediği, içlerindekini dışarı çıkardığı için” Hâfırah, “onları cezalandırdığı için” Münekkileh, “onları yerlebir ettiği için” Müdemdimeh, “onları reddettiği için” Münekkirah ve “şiddetli azap içerdiği için” de Müşeddideh ve Sûretü’l-Azâb diye 14 ismi olduğu ifade edilmektedir.
Tevbe sûresi, resmi sıralamada öncesinde bulunan Enfâl sûresiyle bazı noktalarda konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûrede “antlaşmaların bozulması” (Enfâl 56-58, Tevbe 1-4, 7-10), “kâfirlere karşı savaşılması gerektiği” (Enfâl 15, 39, Tevbe 5, 73, 123), “Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edilmesi” (Enfâl 72, 74-75, Tevbe 20), “savaşta müminlere ilahi yardımın gelmesi” (Enfâl 11-12, Tevbe 26), “müminlerin çeşitli özellikleri” (Enfâl 2-3, Tevbe 71, 112), “münafıklardan söz edilmesi” (Enfâl 49, Tevbe 67-69, 74-84) gibi konular ele alındığı için her iki sûrenin de ortak konu içeriğine sahip olduğı ifade edilebilir.
Tevbe sûresinin ilk âyetlerinde, antlaşmaları bozanlarla ilişkiler, hayatın imtihan alanı oluşu, mescitlerin önemi, müminlerin ödüllendirilmesi, kimleri sevmemek veya ne kadar sevmek gerektiği gibi konular ele alınmakta, Huneyn savaşı, müminlerin durumu, müşriklere yönelik yasaklar ve kimlerle savaşılması gerektiği ile Hz. Üzeyr ile Hz. İsa’yı ilah edinenlerin küfrüne dair bilgiler, rahiplerin ve hahamların çoğunun olumsuz tutumları ve mahşerde çarptırılacakları azap zikredilmektedir.
36. âyetten itibaren, ayların sayısı, savaşta bazı ayların istisna edilmesi, savaştan kaçanların kınanması, Hz. Peygamber’e yardım edilmesi gerektiği, onu aldatmak için yalan yere izin isteyip müslümanları yalnız bırakların durumu, Yüce Allah’ın emirlerine riayetin gerekliliği, infakın önemi, nifak içerisinde bulunanların korkunç akıbeti, zekâtın kimlere verileceği, Hz. Peygamber’in ümmetine düşkünlüğü, münafıkların özellikleri, akıbetleri, müminlerin özellikleri ve mahşerde ödül alacakları belirtilmektedir.
73. âyetten itibaren, inkârcılarla ve münafıklarla savaşılması gerektiği, münafıkların ikiyüzlü tavırları, savaşta müminleri yalnız bırakmaları, onlara dua edilmemesi gerektiği, vahiyle alay edişleri, göçebe Arapların Hz. Peygamber’e karşı olumsuz tavırları, iman ve fedakârlıkta önde olanların ödüllendirilecekleri, münafıkların devamlı azapta kalacakları, sadakaların müminlerin mallarını temizlemesi, dırar mescidi yapanların yalancılıkları ve o mescitlerde ibadet edilmemesi gerektiği beyan edilmektedir.
111. âyetten itibaren, müminlerin Yüce Allah yolundaki fedakârlıklarının karşılığı, çeşitli nitelikleri, Hz. İbrâhim üzerinden kimler için bağışlanma dilenemeyeceği, kimlerin tevbesinin kabul edileceği, hangi suçların derin üzüntü sebebi olacağı, dini konularda bazılarının ileri düzeyde çalışmalar yapması gerektiği, kâfirlere karşı savaşılmasının zorunluluğu, surelerin indirilişinin kimlerde ne türden etki bıraktığı, nihayetinde Hz. Peygamber’in ümmetine düşkünlüğü ile Yüce Allah’a güvenmenin önemi ele alınmaktadır.