Medine’de hicrî 5. yılda indirilmiş olması muhtemel olan, 22 âyetten oluşan, adını 1. âyette geçen ve “tartışan kadın” anlamını dolaylı olarak içeren تُجَادِلُ tücâdilü fiilinin “tartışan kadın” manasında ism-i fâil veya mücâdele “tartışma” manasında mastarından alan Mücâdele sûresi, inişe göre 104, resmî sıralamada ise 58. sûredir. Bu sûrenin “tartışan kadın” anlamında Mücâdile şeklindeki isminin de doğru olduğunu belirtmeliyiz.
Mücâdele sûresi, resmi sıralamada öncesinde bulunan Hadîd sûresiyle yakın konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûrede de “infaktan söz edilmesi” (Hadîd 7-11, 18; Mücâdele 12-13), ayrıca “münafıklar ve davranış özellikleri” (Hadîd 13-15; Mücâdele 14-20) bu iki sûrenin konu itibariyle birbirine bağlamaktadır.
Mücâdele sûresi ilk altı âyeti itibariyle kendisine eşi tarafından uygulanan “zıhâr” geleneği konusunda kadının şikâyetinin Yüce Allah tarafından işitilmesi, zıhar sebebiyle boşanmanın gerçekleşmeyeceği, bunu yapanların ödemek durumunda olduğu keffaretle ilgili bilgiler verilmekte, buna karşılık Yüce Allah’a ve Elçisi’ne sınır belirlemeye çalışanlara Yüce Allah’ın mahşerde bunun hesabını soracağı ifade edilmektedir.
7. âyetten itibaren, Yüce Allah’ın eşsiz ve erişilmez bilgisine, O’na hiçbir şeyin gizli kalmayacağına dikkat çekilmekte, topluma zarar verici nitelikte gizli konuşmaların yapılmaması gerektiğine, bir toplumda daha layık kişiler için yer açılması istendiğine, buna itibar edilmesinin derecelerin artmasına vesile olacağına, Hz. Peygamber’le özel görüşme isteğinden önce sadaka verilmesi uygulamasına dair bilgiler verilmektedir.
14. âyetten itibaren, münafıkların Yüce Allah’ın gazabına ve şiddetli bir azabın kendilerine hazırlandığına dair bilgilere, yeminlerini hedeflerine kalkan kıldıklarına, fakat mallarının kendilerine hiçbir yarar sağlamadığına dikkat çekilmekte, münafıkların yalan yere yemin ettiklerine, bunları şeytanın kuşattığına ve onların şeytanın taraftarı olduklarına değinilmekte, Allah’a ve Elçisi’ne had çizmeye çalışanlara karşı Yüce Allah’ın ve elçilerinin mutlaka galip geleceği müjdelenmektedir.
Sûrenin son âyetinde ise, Yüce Allah’a ve âhiret gününe iman edenlerin en yakınları bile olsalar inkârcıları sevemeyeceğine, onların kalplerine imanın yazıldığına ve nihayet altlarından ırmaklar akan bahçelere gireceklerine, çünkü bunların Yüce Allah’ın tarafında olduklarına ve bunların mutlaka kurtulacağına dair bilgiler verilmektedir.