Mekke’de risâletin 5-6. yılları arasında indirilmiş olması muhtemel olan, 83 âyetten oluşan, adını ilk âyette geçen يٰسٓ yâsîn kelimesinden alan Yâsîn sûresi, inişe göre 39, resmî sıralamada ise 36. sûredir.
Yâsîn sûresi, resmî sıralamada öncesinde bulunan Fâtır sûresiyle yakın konu ilişkisine sahiptir. Fâtır 1’de ve Yâsîn 81’de “göklerin ve yerin yaratılması”, Fâtır 4’te ve Yâsîn 15’te “elçilerin yalanlanması” hatırlatılmaktadır. Fâtır 6’da ve Yâsîn 60’da “şeytanın düşmanlığı” gündeme getirilmektedir. Fâtır 9’da ve Yâsîn 33’te “ölü toprağın diriltilmesi”nden söz edilmektedir. Fâtır 12-13, 27-28’de ve Yâsîn 33-44’te “kâinat kitabından çeşitli örnekler” verilmektedir. Fâtır 33-35 ve Yâsîn 55-58’de “cennetliklerin sahip olacağı nimetler” müjdelenmektedir.
Yâsîn sûresi mukatta‘a harfleriyle başlamakta, surenin ilk 12 âyetinde vahye, risâlete, muhatapların umursamazlığına, tebliğin kimlere fayda vereceğine, yapılanların kaydettirildiğine ve dolayısıyla Yüce Allah’ın kudretine dikkat çekilmektedir.
13-32. âyetler arasında bir şehir halkına dair darb-ı mesel yer almakta, bu çerçevede söz konusu şehir halkının elçileri yalanlamaları, buna kerşılık elçilerin verdiği esaslı cevaplar, şehir halkının elçiler nedeniyle uğrsuzluğa uğratıldıkları sözleri ile onlara verilen cevaplar, ardından bir yiğit kişinin halkına karşı söylediği muhteşem tebliğ prensipleri, sonrasında ilgili kişiye yönelik şehir halkının karşı çıkışı, onunla aly edişleri, nihayetinde bu kişinin son sözleri ile şehir halkının akıbetine dair Yüce Allah’ın tüm insanlık tarihinde uyguladığı azgınlara yönelik sistemi hakkında bilgiler verilmektedir.
33-44. âyetlerde kâinat kitabından yedi başlık verilmekte, bu çerçevede ölü toprağın canlandırılması, evrendeki çifterli yaratılış, gecenin durumu, Güneş’in hareket sistemi, Ay’ın çeşitli menzillere sahip kılınışı, gece ve gündüzün kendi sistemlerini sürdürmeleri, her bir gök cisminin belli bir yörüngede yüzmeleri ile suyun yani denizlerin insan hizmetine sunulma sistemi hakkında esaslı bilgiler verilmektedir.
45-54. âyetlerde hak ve hakikatle alay eden müşriklerin bazı özellikleri ile kıyamet-âhiret sürecine dair alay içerikli sözlerine karşılık Sûr borusuna üflenmenin aniliği, o esnada insanların yaşayacağı korkunç çaresizlik, ikinci üflemeden sonra mahşer için yaşanacak diriltilme, insanlara yapılacak uygulamanın onların hak edişlerinin sonucu oluşu gündeme getirilmektedir. 55-65. âyetlerde cennetliklerin mutlu halleri, kendileri ve eşlerinin cennet meyveleri arasında nimetlendirilmeleri, cennetteki huzurlu durumları, istedikleri her şeyle buluşturulacakları, Yüce Allah’tan sözlü selamla nimetlendirilecekleri, suçlulara seslenileceği, onların bir kenara ayrılmalarının isteneceği, Allah’ın onlardan dünyada aldığı kulluk sözü ile şeytana ibadet etmemeleri gerektiği ve şeytanın insanlara düşman oluşunun hatırlatılması, mahşerde yargılamada ağızlarının mühürleneceği, elleri ve ayaklarının dünyada yapıp ettiklerine şahitlik edecekleri haber verilmektedir. 66-68. âyetlerde ise Yüce Allah’ın insan üzerindeki mutlak hâkimiyeti ve çeşitli nimetleri hatırlatılmaktadır.
69 ve 70. âyetlerde hem bütünüyle Kur’ân’ın hem de özellikle Yâsîn sûresinin indiriliş gayesi beyan edilmekte, diri olan ve ruhen diri kalmak isteyenlerin uyarılması gerekçe olarak sunulmaktadır. 71-76’da söz yeniden kâinat kitabının ayetlerinden olan “hayvanların yaratılma gerekçesi”ne getirilmekte, bu arada putların ve putperestlerin mahşerdeki etkisizliği ve çaresizliği hatırlatılmaktadır.
Sûrenin son grup âyeti olan 77-83’te ise, aslında sûrenin ana mesajı olan “âhiret bilinci”, mahşerde diriltilmeyi inkâr edenlerin dile getirdiği çarpık fikir esas alınarak üç temel cevap verilmektedir. Bu noktada “ilk yaratılış”, “ateşin yaratılması” ve “kâinatın var edilişi” çok çarpıcı ifadelerle ele alınmaktadır. Ardından, âhiretteki diriltilmenin Allah için son derece kolay olduğu ve bunun sadece bir “ol” emriyle ve oluşun başlamasıyla gerçekleşeceği beyan edilmektedir. Çünkü her şeyin kontrolü sadece Allah’ın elindedir, dönüş sadece O’na olacaktır.