“Dehr sûresi” olarak da bilinen, Mekke’de risaletin ilk dönemlerinde, 2 veya 3. yıllarında indirilmiş olması muhtemel olan, 31 âyetten oluşan ve adını ilk âyette geçen “insanoğlu” anlamındaki الْاِنْسَان el-insân kelimesinden alan İnsân sûresi, iniş sırasına göre 32, resmî sıralamada ise 76. sûredir. Bazıları tarafından Medenî olduğu söylense de üslubu ve muhtevası Mekkî olduğunu göstermektedir.
İnsân sûresi, resmi sıralamada kendinden önceki Kıyâmet sûresiyle yakın konu ilişkisine sahiptir. Her iki sûrede de âhiretten söz edilmekte, insanın yaratılış kaynağına ve gayesine dikkat çekilmekte, hür iradeye sahip kılınışı gündeme getirilerek, yaratılışın gayesi imtihan olduğu için insanoğlunun başıboşluğa terkedilmeyeceği vurgulanmaktadır.
Sûrenin ilk âyetlerinde insanın yaratılışı ve gerekçesi dile getirilmekte, kâfirlere verilecek azabın ardından, yolunu hidayetten yana belirleyenlerin mahşerde ödüllendirileceğine ve bu ödüllerin çeşitliliğine değinilmektedir. Âhirette nimetlendirmenin sonuç olduğu hatırlatılarak, dünyada yapılan iyiliklere ve onların yapılış biçimine dair bilgiler verilmektedir.
7. âyetten itibaren, cennet ödülleri alacakların dünyadaki çeşitli özelliklerine değinilmekte, cennet nimetleri hakkında detay denebilecek bilgiler verilmektedir.
23. âyetten itibaren, Kur’ân’ın indirilişi gündeme getirilerek, günaha dalmışlara ve nankörlere itaat edilmemesi, onlara boyun eğilmemesi vurgulanmakta, Yüce Allah’ı sürekli olarak zikretmenin, geceleyin secde ve tesbihin önemi üzerinde durulmaktadır.
27. âyetten itibaren, dünya hayatını aşırı, bir anlamda tutku derecesinde sevmenin âhireti ihmale neden olacağına, insanoğlunun nankörlük yapmaması gerektiğine, aksi takdirde yerine başkarının gatirilebileceğine özellikle dikkat çekilmektedir.
29. âyetten itibaren, sûrenin sonunda, Kur’ân’ın öğüt olduğu, dileyenin ondan yararlanabileceği, böylece Yüce Allah’ın insandan istediğinin gerçekleştirilmiş olacağı hatırlatılmakta, zâlimlerin ise azaba çarptırılacakları ifade edilmektedir.