Medine’de hicrî 6 veya 7. yılda indirilmiş olması muhtemel olan, 12 âyetten oluşan, adını içeriğinde yer alan ve “boşama/boşanma” anlamına gelen طَلَّقْتُمُ tallaktüm fiilinden alan Talâk sûresi, inişe göre 107, resmî sıralamada ise 65. sûredir.
Talâk sûresi, resmi sıralamada öncesinde bulunan Teğâbun sûresiyle yakın konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûrede de “Allah’a karşı takvalı olunması emrinin yer alması” (Teğâbun 16; Talâk 2-5, 10), “kafirlere şiddetli azap edilmesi” (Teğâbun 10; Talâk 10), “kâinat kitabına yer verilmesi” (Teğâbun 3; Talâk 12), “önceki nesillerin içerisindeki azgınların cezalandırılması” (Teğâbun 6-7; Talâk 8-9), “sadece Yüce Allah’a tevekkül edilmesi gerektiği” (Teğâbun 13; Talâk 2) vs. konular iki sûre arasındaki ortak konular olarak belirlenebilir.
Talâk sûresinin ilk âyetlerinde, boşanma konusunda belli bir sürenin beklenmesi, hatta sürenin tam anlamıyla sayılması, bu süreçte kadınların evden çıkartılmaması gerektiği, Yüce Allah’ın belki bir sebep yaratabileceği, süre sora erince ya örfe göre birlikte olmaya devam edilmesi veya ayrılınması, bu olaya iki kişinin şahit tutulmasının zorunluluğu ifade edilmekte, Yüce Allah’a karşı sorumluluğunun gereğini yerine getirenlere mutlak surette bir çıkış yolunun yaratılacağı, hesap edilemeyen yerlerden rızıklandırılacağı, nihayet Yüce Allah’a güvenenlere O’nun yeteceği bildirilmektedir.
4. âyetten itibaren, artık hayız görmeyen kadınların veya bir sebeple hayız göremeyen kadınların boşanma sonrası beklemeleri gereken sürenin üç ay olduğu, hamile kadınların ise doğum yapmalarının beklenmesi gerektiği, bu süreçte onlara hiçbir şekilde zarar verilmemesinin zorunlu oluşu, imkanlar ölçüsünde kendilerine infakta bulunulması gerektiği beyan edilmektedir.
8. âyetten itibaren, önceki elçilere karşı azgınlık yapanların şiddetli bir şekilde cezalandırıldığı ifade edilmekte, muttaki insanlara gönderilen elçilerin görevinin insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak olduğu, Yüce Allah’a iman edip salih ameller işleyenlerin ebedi olarak cennetlere alınacakları, kâinat kitabının yedi kat gök ve bir o kadar yerden oluştuğu belirtilmekte, Allah’ın buyruklarının bütm bunlar arasında geçerli oluşu, Allah Teâlâ’nın her şeyi bildiği ve bilgisinin her şeyi kuşattığı zikredilmektedir.