Mekke’de risâletin 12. yılında hicrete yakın bir zamanda indirilmiş olması muhtemel olan, 69 âyetten oluşan, adını 41. âyette yer alan ve “örümcek” anlamındaki الْعَنْكَبُوت el-‘ankebût kelimesinden alan ‘Ankebût sûresi, inişe göre 89, resmî sıralamada ise 29. sûredir. Bu sûrenin münafıklardan söz edilen özellikle 10 ve 11. âyetlerinin Medine’de indirilmiş olma ihtimali yüksektir.
‘Ankebût sûresi, resmi sıralama bakımından öncesinde yer alan Kasas sûresiyle yakın konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûrede de “mukatta‘a harfleriyle başlanması” (Kasas 1; ‘Ankebût 1); “peygamber kıssalarına yer verilmesi” (Kasas 3-48; ‘Ankebût 14-17, 24-40); “kitap ehliyle ilgili çeşitli bilgiler” (Kasas 51-55; ‘Ankebût 46-47); “kâinat kitabından âyetler içermeleri” (Kasas 71-73; ‘Ankebût 19-20, 44); “Kârûn’la ilgili bilgilere yer verilmesi” (Kasas 76-82; ‘Ankebût 39) gibi konuların ele alınması iki sûrenin mesaj ortaklığı irtibatını gösteren örnekler arasında sayılabilir.
‘Ankebût sûresi, mukatta‘a harfleriyle başlamakta, insanoğlunun imtihan edilmeden bırakılmacağı, önceki nesiller gibi denenecekleri, Yüce Allah için çaba sarf edenlerin kendi lehlerinde bunu yapmış olacakları, Allah’ın bunlara muhtaç olmadığı ifade edilmekte, iyilik yapanlara verilecek ödüller, ana-babaya iyiliğin gerekliliği, sorumlulukların şahsiliği gibi konular dile getirilmektedir.
14. âyetten itibaren, Hz. Nûh’un kıssasına kısaca değinilmekte, ardından Hz. İbrâhim’in tebliğine yer verilmekte, sonrasında Yüce Allah’ın yaratma sisteminden, mahşerdeki yargılamasından söz edilmekte, kavminin Hz. İbrâhim’e verdiği cevaplar hatırlatılmakta, daha sonra Hz. Lût’un kavminin ahlaksızlığı, bunun sonucunda yaşadıkları korkunç akıbet, nihayet Hz. Şu‘ayb, ‘Âd ve Semûd kavmiyle çeşitli azgın simalar gündeme getirilmektedir.
41. âyetten itibaren, sûreye adını verdiği üzere örümceğin yuvasının dayanıksızlığından, Yüce Allah’ın kâinata mutlak hükümran oluşundan, vahyin tilavet edilmesinden, namazın etkinliğinden, kitap ehliyle nasıl mücadele edilmesi gerektiğinden, peygamberlik dönemi öncesinde Hz. Peygamber’in kutsal kitaplarla ilişki içerisinde olmamasından, kendisinden mucize isteyenlere Kur’ân’ın yetmesi gerektiğinden, inkarcıların acele azap isteğinde bulunması, azabın şiddeti, cennetin kimlere verileceği gibi konulardan söz edilmektedir.
61. âyetten itibaren, müşriklerin çarpık ilah anlayışı, yaratıcı, evreni insanların emrine verişi ile rızık vericiliğine inanmalarına rağmen Yüce Allah’ın kitap ve peygamber gönderme sistemini inkarları, dünya hayatının oyun ve eğlence oluşu, nimet ve külfetteki nankörlükler, Yüce Allah’a iftira edenlerin en zalim insanlar oluşu, kafirlerinin yerinin cehennem olacağı beyan edilmekte ve Allah yolunda fedakarlık edenlere Yüce Allah’ın bütün yollarını göstereceği müjdelenmektedir.