Medine’de risâletin 13. yılında indirilmiş olması muhtemel olan, 78 âyetten oluşan, adını 27. âyette yer alan ve “hac” anlamındaki الْحَجّ el-hacc kelimesinden alan Hacc sûresi, inişe göre 91, resmî sıralamada ise 22. sûredir.
Bu sûrenin iniş sırası itibariyle 103. sûre olduğu, bir kısım âyetinin Mekke’de, bir kısmının Medine’de indirildiği, hatta ilk grup âyetlerinin Mekke’de indirilmiş olması nedeniyle sûrenin 88. sırada indirildiği ve Mekkî olduğu da ifade edilmektedir. Özellikle hacla ilgili âyetler, kurban ibadeti, cihada, yani savunma savaşına izin verilmesi, işlenen suçlara karşılık nasıl cezalar verileceği, zekata değinilmesi gibi konular sûrenin çoğu âyetinin Medine’de indirildiğinin delili olarak kabul edilebilir. Bu konularda tartışmalara girmeme adına mesajı anlamaya çalışmanın çok daha önemli olduğu kanaatindeyiz.
Hacc sûresi, resmi sıralama bakımından öncesinde yer alan Enbiyâ’ sûresiyle yakın konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûrede de “Son Saat ve kıyâmet-âhiret süreci” (Enbiyâ’ 1, 40; Hacc 1-2, 7), “çeşitli peygamberlerin kıssaları” (Enbiyâ’ 51-90; Hacc 61, 65), “kâinat kitabından çeşitli âyetler” (Enbiyâ’ 30-33; Hacc 18, 61), “Hz. İbrâhim’le ilgili çeşitli bilgiler” (Enbiyâ’ 51-73; Hacc 26-33), “namaz ve zekat ibadetlerinin evrensel anlamda bütün ümmetlerde bulunuşu” (Enbiyâ’ 73; Hacc 41) gibi ortak konular ele alınmaktadır.
Hacc sûresi, Son Saat’in şiddetini bildiren âyetlerle başlamakta, devam eden âyetlerde insanın yaratılışıyla ilgili bilgilerin ardından mahşerdeki diriltilmeye dikkat çekilmekte, inançta sınırda olanların durumu hakkında bilgi verilmekte, farklı isimlerde ve yaşantılarda olanlar arasında Yüce Allah’ın mahşerde hüküm vereceği bildirilmekte, kainattaki mahlukatın secde halinde bulunduğu beyan edilmekte, kötülerin akıbetinin cehennem, iyilerinkinin ise cennet olduğu bildirilmektedir.
25. âyetten itibaren, Mecsid-i Harâm’ın bazı özellikleri, Hz. İbrâhim’n hacca davetiyle ilgili çağrısı, şirkten uzak durmanın gerekliliği, kurban ibadetinin evrenselliği ve asıl maksadı gibi konular ele alınmaktadır. Ardından 39. âyetten itibaren kendilerine zulmedilen Müslümanların zalim saldırganlara karşı savaş edebilmeleriyle ilgili izin, Yüce Allah’ın dinine yardım edenlere Allah’ın da yardım edeceği müjdesi, önceki nesillerin inkarcılıkları ve feci akıbetleri, azabı acele isteyenlerin bu istekleri nedeniyle pişman olacakları ele alınmaktadır.
49. âyetten itibaren, iman edenlerle inkar edenlerin akıbeti, peygamberlere düşmanlık edip vahye katıştırma yapmak isteyen şeytana karşı Yüce Allah’ın vahyini sahiplenmesi, kafirlerin ümitsiz bekleyişleri, iman edenlerin cennetle ödüllendirilecekleri, herhangi bir suça karşılık nasıl davranılması gerektiği, kâinat kitabından çeşitli konu başlıkları, her ümmete ibadet esaslarının öğretildiği, mahşerde yargılamanın mutlaka gerçekleştirileceği, vahye karşı çıkmanın korkunç bir sonunun olacağı haber verilmektedir.
73. âyetten itibaren, bir sivrisinek örneği, Yüce Allah’ın meleklerden ve insanlardan elçiler seçtiği, iman edenlerin kurtuluşa erebilmeleri için ruku, secde ve Allah’a kullukla yükümlü tutuldukları bildirilmekte, son âyette ise Allah yolunda gerçek mücadelenin yapılması gerektiği, Allah’a teslim olan bütün milletlere “müslüman” adının verildiği, mahşerde şahitlik kurumunun işletileceği, namaz ve zekat emriyle mevlamız olan Yüce Allah’a sımsıkı yapışmamız gerektiği beyan edilmektedir.