Mekke’de risâletin 12. yılında hicrete yakın bir zamanda indirilmiş olması muhtemel olan, 36 âyetten oluşan, adını ilk âyette geçen “yolsuzluk yapanlar” anlamındaki الْمُطَفِّف۪ين el-mutaffıfîne kelimesinden alan Mutaffifûn sûresi, inişte 90, resmî sıralamada ise 83. sûredir.
Mutaffifûn sûresi, “aldanmanın bir çeşidi olarak yolsuzluğun örneklendirilmesi, âhirete inanmanın gerekliliği ve mahşer yargılamasına değinilmesi” noktalarında öncesindeki İnfitâr sûresi ile konu ilişkisine sahiptir.
Bazı âlimler tarafından Medine döneminde indirildiği iddia edilen sûrenin ilk grup âyetinde, yolsuzluk yapanların bunu nasıl yaptıklarına dair bilgi verilmekte, daha sonra bunların âhirette büyük günün gerçekleşmesi noktasında inanç sorunu yaşadıkları gündeme getirilmektedir. Yolsuzluk yapanların isimlerinin zikredilmeme nedeni, âyetlerdeki mesajın evrenselliğini sağlamaktır.
7. âyetten itibaren, “Doğrusu, muhakkak ki suçluların kaydı Siccîn’dedir. Siccîn’in ne olduğunu sana bildiren ne olabilir ki! (O, suçluların suçlarının, yani) amellerin açıkça yazıldığı bir kitaptır” ifadesi gereği füccâr denilen “kötü insanlar”ın kayıt derterlerinin siccîn olduğu ve feci akıbetlerinin nasıl şekilleneceği beyan edilmektedir.
18. âyetten itibaren, “Doğrusu, muhakkak ki iyilerin kaydı ise, ‘Illiyyûn’dadır. ‘Illiyyûn’un ne olduğunu sana bildiren ne olabilir ki! (O, iyilerin iyiliklerinin, yani amellerin) açıkça yazıldığı bir kitaptır ve onu (kitabı, Allah’a) yaklaştırılmış olanlar (sevinçle) görür” ifadesi gereği ebrâr denilen “iyi insanlar”ın da ‘ılliyyûn diye bilinen kayıt defterlerine dair bilgiler verilmekte, her iki grubun yaşayacağı olaylar açıklanmaktadır.
Füccârdan veya ebrârdan olmayı insanlar tercih edeceğine göre, insanların ebrârdan olmak için yarışmaları istenmektedir. Öte yandan, günah batağına batanların dünyadaki küstahlıkları hakkında adeta detay verilmektedir.
29. âyetten itibaren, dünya hayatında iman edenlere gülüp onlarla alay eden şaşkınlara âhirette gülüneceği bildirilmekte, en sonunda, küfrü hayat tarzı edinenlerin kendi yaptıklarının karşılığını görecekleri “Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?’ (Elbette buldular)” şeklinde dile getirilmektedir.