Mekke’de risaletin ilk dönemlerinde, 2 veya 3. yıllarında indirilmiş olması muhtemel olan, 42 âyetten oluşan ve adını “yüzünü ekşitti” anlamındaki عَبَسَ ‘abese kelimesinden alan ‘Abese sûresi, iniş sırasına göre 27, resmî sıralamada ise 80. sûredir.
‘Abese sûresi, resmi sıralamada öncesindeki Nâzi‘ât ile yakın konu ilişkisine sahiptir. Vahyin, işleri düzenleme özelliği ile öğüt oluşu noktasındaki anlam ilişkisine ilaveten, kâinat kitabına yapılan ibret içerikli göndermeler ve mahşerde yaşanacaklar hakkındaki zikredilen bilgilerde de konu birlikteliği söz konusudur.
Sûrenin ilk âyet grubunda, görme engelli bir sahâbînin kendisinden bilgi almak için gelmesine rağmen, ona değil de Mekke’nin ileri gelenlerinden bir gruba yönelmeye devam ettiği için “Hz. Peygamber’i uyaran bilgilere şu şekilde yer verilmektedir: (Ey Peygamber,) o (azgın Mekkeli)nin arınacağını, yani gerçeği hatırlayıp bunun ona fayda vereceğini sana bildirecek ne olabilir ki! Kendini (hiçbir şeye) muhtaç görmeyen bu kişiyle ilgili olarak, sen ona yöneliyorsun. Oysa onun temizlenip arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat (Allah’a) saygı ile koşarak sana gelenle ilgilenmiyorsun.”
11. âyetten itibaren, vahyin gerçeği hatırlatıcı bir öğüt olduğu ve dileyenin ondan yararlanabileceği, vahyin güvenilir eller sayesinde korunduğu şu şekilde belirtilmektedir: “Hayır, (hayır; bu davranış doğru değil). Hiç şüphe yok ki, bunlar (gerçeğin) hatırlatılmasıdır ve dileyen ondan (Kur’ân’dan) gerçeği hatırlar. (Kur’ân), kıymetli ve güvenilir elçilerin ellerinde, yüceltilmiş, arındırılmış, mukaddes, değerli sahifelerdedir.”
17. âyetten itibaren, insanın yaratılış kaynağına dikkat çekilerek, onun hayat yolculuğu özetlenmekte ve bu yolculuğun mahşerde sona erdirileceği beyan edilmektedir.
24. âyetten itibaren, âhiret inancı olmayan insanın, yediği gıdalara ibret gözüyle bakması istenmekte ve mahşer duruşmasına dikkat çekilmektedir.
34. âyetten itibaren, sûrenin sonunda, mahşerde kişinin yakınlarından bile kaçacağı ve herkesin meşgul olmak durumunda kalacağı bir işinin bulunacağı dile getirilmektedir. Orada bazı yüzlerin sevinçli, bazılarının ise sıkıntılı olacağı hatırlatılarak, bunun, yoldan sapan nankörlerin bir niteliği halini alacağı ifade edilmektedir.