Mekke’de risaletin ilk dönemlerinde, 3 veya 4. yıllarında indirilmiş olması muhtemel olan, 8 âyetten oluşan ve adını ilk âyetteki التّ۪ين et-tîn kelimesinden alan Tîn sûresi, iniş sırasına göre 30, resmî sıralamada ise 95. sûredir.
Tîn sûresi, resmi sıralamada öncesinde bulunan İnşirâh sûresi ile “insanın psikolojik tahlillerinin yapılması” noktasında benzeşmektedir.
Sûrenin ilk üç âyetinde, “Tîn’e, Zeytûn’a, Sîna Dağı’na ve bu güvenli beldeye (Mekke’ye) yemin olsun” beyanı gereği ulu’l-‘azm beş peygamberin vahye muhatap olduğu mekânlara yemin edilmektedir. İnsanoğlunun hem beden, hem de ruhsal açıdan en güzel kıvamda yaratılışına ve ahlâkî düşüklükleri tercih edenlerin aşağıların en aşağısına itildiğine değinilmektedir.
Aedından, bu durumun, her insanın kaçınılmaz sonu olmadığı beyan edilmekte, “Fakat iman edip sâlih ameller işleyenler (iyi/yararlı işler yapanlar) hariç; onlar için başa kakılmayan (devamlı, engellenemez) bir ödül vardır” ifadesi gereği çıkış yolunun iman ve sâlih amel olarak belirlendiği bildirilmektedir.
Surenin son iki ayetinde ise şu bilgilere yer verilmektedir: “(Ey inkârcı insan!) Artık sana dini (hesabı veya hesap gününü) yalanlatan nedir? Allah, hüküm verenlerin en üstünü değil midir!?”