Mekke’de risâletin 11-12. yılları arasında indirilmiş olması muhtemel olan, 75 âyetten oluşan, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen ve “gruplar, topluluklar” anlamındaki زُمَر zümer kelimesinden alan Zümer sûresi, inişe göre 77, resmî sıralamada ise 39. sûredir.
Zümer sûresi, resmî sıralamada öncesinde bulunan Sâd sûresiyle yakın konu birlikteliğine sahiptir. Buna göre her iki sûrede de “kâfirlerin Hz. Peygamber’i ve vahyi inkârcılığı”; (Sâd 4; Zümer 32, 59); “insanoğlunun yaratılışı” (Sâd 71-72, 76; Zümer 6); “muttakilerle ilgili bilgiler” (Sâd 49; Zümer 33); “dinle ilgili ihlaslılık gerekliliği” (Sâd 46; Zümer 3, 11, 14) gibi konular ele alınmakta ve birbiriyle konu birlikteliği sağlanmaktadır.
Zümer sûresi, Kur’ân’ı Yüce Allah’ın indirdiği bilgisiyle başlamakta, dinin sadece ve sadece Allah’a aidiyeti vurgulanmakta, müşriklerin putlara tapınma gerekçesi, bunun yanlışlığı ve Yüce Allah’ın çocuk edinmekten uzak oluşunun vurgulanmasıyla devam etmektedir.
5. âyetten itibaren, göklerin ve yerin yaratılışıyla, gece-gündüz, Güneş ve Ay’ın sahip kılındığı sisteme dair bilgiler verilmekte, sonrasında insanın yaratılışı, ana rahimdeki süreci, insanların şükür veya nakörlüklerine Yüce Allah’ın bakışı, insanoğlunun nankörlüğü ve puta tapanların yanlış gidişatı hakkında bilgi verilmekte, bilenlerle bilmeyenlerin bir olamayacağı beyan edilmektedir.
10. âyetten itibaren, Hz. Peygamber’in şahsında bütün müminlere hitap edilmekte, dinin Yüce Allah’a aidiyeti üzerinde durulmakta, kaliteli kulların her bir sözü dinledikleri, ancak en güzelinde tâbi oldukları bildirilmekte, azabı hak edenlerle muttakilerin hiçbir şekilde bir olmayacaklarıyla ilgili ifadelere yer verilmektedir.
21. âyetten itibaren, kâinat kitabından yağmurla ilgili bir başlık verilmekte, hidayet üzere olanlarla kalbi katıların mukayesesi yapılmakta, vahyin özelliklerine değinilmekte, iyi ve kötü insanların akıbetine yer verilmekte ve Kur’ân’da her türden misalin verildiği beyan edilmektedir.
29. âyetten itibaren, Yüce Allah’ın verdiği bir misal, insanların mahşerde birbiriyle tartışmaları, Allah’ın kuluna yeteceği, müşriklerin yanlış Allah inancı, inkârcıların rezil olacağı, vahyin indiriliş amacının insanların hidayete erdirilmesi olduğu hatırlatılmaktadır.
42. âyetten itibaren, insanlarınn vefatları ve uykularıyla ilgili ilahi prensip, şefaatin bütünüyle ve sadece Yüce Allah’a ait oluşu, Yüce Allah’ın varlığı, tekliği, bilgisi ve kudreti, zalimlerin mahşerdeki çaresizlikleri, Allah’ın rızık vermedeki uygulaması dile getirilmektedir.
53. âyetten itibaren, Yüce Allah’ın bütün günahları bağışlayabileceği, O’na yönelmenin gerekliliği, pişmanlık duymadan önce gerçekleştirilecek duruş, inkârcıların katı tutumu, Allah’ı hakkıyla takdir etmeyişleri beyan edilmektedir.
68. âyetten itibaren, Sûr borusuna üflenmesi, sonrasında mahşerde yaşanacakların bir kısmı, cehennemliklerin cehenneme, cennetliklerin ise cennete sevk edilecekleriyle ilgili temel bilgiler sûrenin son âyet grubunda ele alınan konuları oluşturmaktadır.