Mekke’de risâletin 10-12. yılları arasında indirilmiş olması muhtemel olan, 52 âyetten oluşan, adını 25-40. âyetler arasındaki اِبْرٰه۪يم ibrâhîm kıssası nedeniyle “Hz. İbrâhim”den alan bu sûre, inişe göre 65, resmî sıralamada ise 14. sûredir.
İbrâhim sûresi, resmî sıralamada öncesindeki Ra‘d sûresiyle yakın konu birlikteliğine sahiptir. Bu bağlamda her iki sûrenin de mukatta‘a harfleriyle başlaması, ilk âyetlerinde Kitâb’a dikkat çekilmesi, kâinat kitabından örnekler verilmesi (İbrâhim 32-33; Ra‘d 2-4), hak-bâtıl karşılaştırılması (İbrâhim 24-26; Ra‘d 17) gibi konular iki sûrenin adeta birbirinin devamı olduğu izlenimi vermektedir.
İbrâhim sûresi, peygamber görevlendirmenin ve kitap göndermenin gerekçesiyle başlamakta, dünyayı âhirete tercih etmenin sonuçları hakkında bilgi ile devam etmektedir. Bu arada 4. âyette her peygamberin kendi kavminin diliyle gönderilme amacının “kavmine açıklamalarda bulunulması olduğu” belirtilmekte, dileyenin saptırılabileceği, dileyenin de hidayete erdirileceği ifade edilmektedir. 5. âyetten itibaren, Hz. Mûsâ, Hz. Nûh, Hz. Hûd, Hz. Sâlih ve onlardan sonraki peygamberlerin kıssası genel hatlarıyla verilmekte, inkarcıların mahşerdeki feci akıbeti, cehennemin ebediliği ve korkunç şiddeti ile kafirlerin davranışlarının rüzgara kapılmış kül gibi sağa sola savrulacağı gündeme getirilmektedir.
21. âyetten itibaren, dünya hayatında saptırılanların saptıranlarla mahşerde yaşayacağı konuşmalar, karşılıklı suçlamalar ele alınmakta, şeytanın kendisini nasıl savunacağıyla ilgili bilgiler verilmekte, zalimlerin azaba gireceği, müminlerin ise cennete alınacağı bildirilmektedir.
24. âyetten itibaren, iyi ve faydalı sözle kötü sözün mukayesesi yapılmakta, iman edenlerin dünyada ve âhirette ilahi desteğe sahip kılınacağı müjdelenmektedir. 32. âyetten itibaren, kâinat kitabından çeşitli konu başlıkları verilmekte, ardından Yüce Allah’ın nimetlerinin sayılamayacak kadar çok olduğu bildirilmektedir.
Sûrenin 35-41. âyetlerinde Hz. İbrâhim’in kıssasından bir bölüm aktarılmakta, çeşitli dua cümlelerine yer verilmektedir. Son bölümde Yüce Allah’ın hayata müdahil oluşu anlamında çeşitli bilgiler verilerek, zalimlerin mahşerdeki feci akıbeti gündeme getirilmektedir. Ayrıca âhirette yeryüzünün ve göklerin alacağı yeni duruma da değinilmekte, suçluların çaresiz bir şekilde azaba atılacağı haber verilmektedir.
Son âyette ise bu vahyin insanlık için bir tebliğ ve mesaj olduğu beyan edilerek tevhid vurgusu yapılmaktadır.