Mekke’de risaletin ilk dönemlerinde, 2 veya 3. yıllarında indirilmiş olması muhtemel olan, 50 âyetten oluşan, adını ilk âyette geçen ve “gönderilenler” anlamındaki الْمُرْسَلَات el-murselât kelimesinden alan Murselât sûresi, iniş sırasına göre 35, resmî sıralamada ise 77. sûredir.
Murselât sûresi resmî sıralamada öncesindeki İnsân sûresiyle yakın konu ilişkisine sahiptir. Her iki sûrede de kıyâmet ve sonrasından söz edilmekte, insanın yaratılışına ve yaratılış gayesine değinilmektedir. Yine her iki sûrede de cennet nimetlerinin çeşitliliği hakkında bilgi verilmekte, Kur’ân’a iman etmenin ve Yüce Allah’ın emirlerine boyun eğmenin önemine vurgu yapılmaktadır. Sûrenin ilk âyetlerinde yer alan yemin ifadeleri, Son Saat’in (kıyametin kopmasının) kesin olarak gerçekleşeceğine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
8. âyetten itibaren, mahşerde yaşanacak gerçeklerin bir kısmı çeşitli başlıklar halinde zikredilmekte, insanın yaratılışının ilk aşamaları ve ana rahminin son derece güçlü ve güvenilir bir yer olduğuna değinilmektedir.
25. âyetten itibaren, yeryüzünün çeşitli özellikleri ve dağların durumu ile suyun yaratılış gayesi zikredildikten sonra, bu defa söz cehennemliklere getirilmektedir.
29. âyetten itibaren, cehennemin korkunç yapısına değinilmekte, mahşerde insanlar hakkında hükmün verileceği, kötülerin azaba uğratılacağı, iyilerin ise cennet ödüllerine kavuşturulacağı haber verilmektedir.
48. âyetten itibaren, sûrenin son bölümünde ilâhî emirlere boyun eğmemenin ve Kur’ân’a iman etmemenin çok büyük bir kabahat olduğu ifade edilmektedir. En sonunda, Kur’ân’a inanıp güvenmenin tek çıkar yol olduğu, vahiy adına inanılacak başka söz olmadığı özellikle vurgulanmaktadır.
Bu sûrede on defa yer alan, “Gerçeği yalanlayanların, o gün vay haline!” âyeti, verilen mesajların vurgulanmasını, yalanlanmaması gerektiğini ve önemini kavratmayı amaçlamaktadır. Gaye te’kid yani âyetlerde verilmek istenen mesajı pekiştirmek olduğu için bu cümleler hiçbir şekilde gereksiz birer tekrar ifadeler değillerdir.