Mekke’de risaletin 8 veya 9. yılında indirilmiş olması muhtemel olan, 88 âyetten oluşan, adını ilk âyette geçen صٓ sâd harfinden alan Sâd sûresi, inişe göre 55, resmî sıralamada ise 38. sûredir. Bu sûrenin bir adı da “Dâvûd sûresi”dir.
Sâd sûresi, resmî sıralamada öncesindeki Sâffât sûresiyle yakın konu birlikteliğine sahiptir. Her iki sûrenin de yemin ifadeleriyle başlaması ve çeşitli peygamber kıssaları noktasında konu ilişkisine sahiptir. Sâffât sûresinin başında, Sâd sûresinin sonunda vahyin etkinliğine dair bilgiler verilerek de iki sûre birbirine konu bağı ile bağlanmaktadır.
Sâd sûresi, Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber’e yönelik hakaretleri ve alaycılıklarıyla ilgili bilgilerle başlamakta, peygamberlerini yalanlayan çeşitli kavimlerin akıbetleri hakkındaki bilgilerle ve inkarcıların azabı acele isteme alaycılıklarıyla devam etmektedir.
17. âyetten itibaren, Hz. Dâvûd’un kıssası diğer sûrelerde olmayan boyutuyla burada ele alınmakta, peşinden kâinatın yaratılış amacı ile vahyin âyetleri üzerinde derin derin düşünüp gerçeği hatırlamanın önemi vurgulanmaktadır. Ardından sırasıyla Hz. Süleyman, Hz. Eyyûb, Hz. İbrahim ve daha başka bazı peygamberlerin kıssaları kısaca ele alınmakta ve hakikatin izini süren insanların mahşerdeki muhteşem ve sıra dışı ödülleri hakkında bilgiler verilmekte, bu arada bazı konuşmalara da yer verilmektedir.
55. âyetten itibaren, peygamberlerin tebliğ ettiği ilâhî öğretilere karşı azgınlık yapanların mahşerdeki korkunç akıbetleri ele alınmakta, cehennemliklerin birbirini suçlayacakları haber verilmekte, 63. âyetten sonra da Hz. Peygamber’in misyonu gündeme getirilmektedir.
71. âyetten itibaren, Yüce Allah’ın insanoğlunu yaratması, İblis hariç meleklerin ilâhî emre boyun eğdikleri, bu arada İblîs’in kendini hayırlı görüp kibi göstererek secdeden kaçınma gerekçeleri ile huzurdan kovulması ve mahşere kadar izin isteğine verilen olumlu cevap hatırlatılmaktadır.
Sûrenin sonunda yani 84. âyetten itibaren ise, Yüce Allah’ın sözünün ve vaadinin gerçek olduğu vurgulanarak, Hz. Peygamber’in risaleti tebliğinin karşılığında herhangi bir ücret istemediği hatırlatılarak vahyin âlemler için bir hatırlatma olduğu beyan edilmektedir.