Mekke’de risaletin 6. yılında indirilmiş olması muhtemel olan, 135 âyetten oluşan, adını ilk âyetindeki طٰهٰ tâhâ kelimesinden alan Tâhâ sûresi, inişe göre 44, resmî sıralamada ise 20. sûredir. Tâhâ sûresi, resmî sıralamada öncesinde yer alan Meryem sûresiyle yakın anlam ilişkisine sahiptir. İki sûrenin ilk benzeştiği nokta başlarında Mukatta‘a harfleri bulunmasıdır. Tâhâ sûresinin 9-98. ayetleri arasında Hz. Musa’nın kıssası yer almakta, bu yönüyle sûre Meryem suresinin Hz. Musa ve Hz. Harun’dan söz eden 51-53. ayetlerinin adeta açılımı durumundadır. Bunun dışında her iki surede de kıyâmet-âhiret sürecinden söz edilmesi, vahye dikkat çekilmesi, müminlere vaadedilen cennet ile inkârcıların akıbeti olan cehennemden bahisler yer alması her iki surenin konu birlikteliğinin örneklerindendir.
Tâhâ sûresi, Hz. Musa-Hz. Harun ve Firavun kıssasının en geniş anlatıldığı sûredir. Bu genel konu dışında vahyin indiriliş gayesine dikkat çeken ve kaynağının Yüce Allah olduğu bildirilen bir mesaj ile başlayan bu sûrede vahiyden yüz çevirmenin dünya ve ahiretteki sonuçları üzerinde durulmaktadır. Genel kabule göre ilk grup ayetinin Hz. Ömer’in Müslüman oluşuyla ilişkilendirildiği bilinmektedir.
15. âyetten itibaren, genelde ibadetlerin, özelde namazın kılınma gerekçesi üzerinde durulmakta, Son Saat’in gerçekleşme zamanının gizlendiği beyan edilmektedir. Bu arada Hz. Musa’nın gönül ferahlatıcı duası hatırlatıldıktan sonra fedakâr bir anne portresi çizilmekte, Yüce Allah’a güvenin nasıl güzel sonuçlar getireceği insanlara öğretilmek istenmektedir. Bu sûrede gerek Hz. Musa ve Firavun, gerekse Hz. Âdem ve İblis ile ilgili kıssalarda aslında evrensel anlamda bir mümin-kâfir karşılaştırılması yapılmaktadır. Mekkî sûrelerin genel özelliği olarak ahireti inkâr edenlere Son Saat ve kıyâmetle ilgili hatırlatmalarda bulunulmaktadır.
72. âyetten itibaren, hakikate karşı Firavunca savrulan tehditlerin karşısına her zaman yiğitlerin çıkacağının örneği Hz. Musa’nın yanında yer alan büyücülerle verilmektedir.
124. âyetten itibaren, Yüce Allah’ın zikrinden yüz çevirenlere dünyada dar bir hayat verileceği, âhirette ise bunların kör olarak diriltilecekleri, onların nimetlerden ve huzurdan yoksun bir şekilde azapta unutulacakları haber verilmektedir.
131. âyetten itibaren, müşriklerin sözlerine karşı sabırlı olması Hz. Peygamber’e emredilmekte, namaz vakitlerine dair bilgiler verilmekte, ibadete devamın önemine dikkat çekilmekte, dünya nimetlerine fazla itibar etmemek gerektiği üzerinde durulmakta, âhiret nimetlerinin çok daha hayırlı ve kalıcı olduğu bildirilmektedir.