Mekke’de risâletin 12. yılında indirilmiş olması muhtemel olan, 60 âyetten oluşan, adını ilk âyette yer alan ve “esip savuranlar” anlamındaki الذَّارِيَات ez-zâriyât kelimesinden alan Zâriyât sûresi, inişe göre 87, resmî sıralamada ise 51. sûredir.
Zâriyât sûresi, resmi sıralama bakımından öncesinde yer alan Kâf sûresiyle yakın konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûrede de “yemin ifadelerine yer verilmesi” (Kâf 1; Zâriyât 1-4); “mahşere dikkat çekilmesi” (Kâf 11; Zâriyât 4-5); “cennetliklere yönelik çeşitli ödüllerden söz edilmesi” (Kâf 31-35; Zâriyât 15-16); “çeşitli peygamber kıssalarına yer verilmesi” (Kâf 12-14; Zâriyât 21-28); “kâinat kitabından çeşitli konu başlıklarının ele alınması” (Kâf 38; Zâriyât 47-49) gibi konular ortak mesajlar olarak zikredilebilir.
Zâriyât sûresi, çeşitli varlıklara yemin ifadesiyle başlamakta, mahşerin gerçekliğine dikkat çekilmekte, inkârcılar eleştirilmekte ve kınanmakta, takvâ sahiplerine çeşitli ödüller verileceği müjdelenmekte, onların dünya hayatındaki özelliklerinden bir kısmı hatırlatılmakta, mahşerde amel defterlerinin hakkı ve hakikati ortaya koycağı haber verilmektedir.
24. âyetten itibaren, sırasıyla Hz. İbrâhim, Hz. Lût, Hz. Mûsâ, Hz. Hûd, Hz. Sâlih ve Hz. Nûh gibi bazı peygamberlerin kıssalarına kısa da olsa değinilmekte, göğün güçlü bir şekilde yaratılması ve genişletilmeye devam etmesi, kâinattaki her şeyin çiftler halinde var edilmesi, Yüce Allah’a ve O’nun belirlediği prensiplere koşulması gerektiği, geçmiş kavimlerin kendilerine gönderilen elçilerle alay etmeleri, bu nedenle azgınlıkla anıldıkları ifade edilmektedir.
54. âyetten itibaren, Hz. Peygamber’in risalet görevine dair bilinçlendirilmesi ve inşa edilmesi bağlamında inkârcılardan yüz çevirmesi gerektiği, görevinin gerçeği hatırlatmak olduğu ve bundan müminlerin yararlanacağı belirtilmektedir.
56. âyetten itibaren ise, cinlerin ve insanların sadece ve sadece Yüce Allah’a kulluk için yaratıldıkları, Allah’ın yarattıklarından hiçbir şey istemediği, rızkı verenin kendisi olduğu, gücünün erişilmezliği hatırlatılmakta, öncekilerin olduğu gibi sonraki zalimler için de günah payı olduğu, sonrasında kendilerine vaad edilen kıyamet-âhiret sürecini inkâr edenlerin büyük bir yanılgı içerisinde bulunduğu beyan edilmektedir.