Mekke’de risâletin 12. yılında indirilmiş olması muhtemel olan, 118 âyetten oluşan, adını ilk âyetindeki “müminler” anlamına gelen الْمُؤْمِنُون el-mü’minûn kelimesinden alan Mü’minûn sûresi, inişe göre 80, resmî sıralamada ise 23. sûredir.
Mü’minûn sûresi, resmi sıralama bakımından öncesinde yer alan Hacc sûresiyle yakın konu irtibatına sahiptir. Buna göre her iki sûre de “insanın yaratılışı” (Hacc 5; Mü’minûn 12-15); “mahşerdeki diriltiliş” (Hacc 5-6; Mü’minûn 16); “kâinat kitabından başlıklar” (Hacc 63-65; Mü’minûn 17-20); “Son Saat’in gerçekliği” (Hacc 1-2; Mü’minûn 101); “çeşitli peygamberlerin kıssaları” (Hacc 42-45; Mü’minûn 23-50); “zamanın görece oluşu” (Hacc 47; Mü’minûn 113-114); “birtakım ilahi emirler” (Hacc 77; Mü’minûn 1-11) gibi konularda ortak mesajlara sahiptir.
Mü’minûn sûresi, müminlerin çeşitli özellikleri, onların Firdevs cennetine vâris olacakları, insanın yaratılışı, kâinat kitabından başlıklar bağlamında göklerin üzerinde yedi yol oluşu, yağmurun yağdırılması, hayvanların yaratılışındaki çeşitli ibretler ele alınmaktadır.
23. âyetten itibaren, sırasıyla Hz. Nûh’un, Hz. Hûd’un, Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn’un, ayrıca özet de olsa Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın kıssası, Yüce Allah’a karşı derin saygı duyanların çeşitli özellikleri, inkârcıların çeşitli nankörlükleri, Yüce Allah’ın eşsiz ve erişilmez kudretine dair bildirimler, mahşerdeki diriltilmeye dair öğretiler yer almaktadır.
83. âyetten itibaren, inkârcıların Allah inancı noktasındaki üç soruya cevap bağlamında çarpık algıları, Yüce Allah’ın hiçbir şekilde çocuk edinmediği, şeytanın insana karşı vesvese vericiliği ele alınmakta, inkârcıların ölümleri sonrasında dünyaya geri döndürülme istekleri, onlara verilecek olan olumsuz cevap, mahşerdeki terazilerde sevap tartısının hafif gelmesi sonrası cehennemdeki korkunç akıbet gündeme getirilmektedir.
105. âyetten itibaren, nankörlerin mahşerdeki sorgulanmaları, onların dile getireceği çeşitli pişmanlıklar, kendilerine verilecek sert karşılıklar, dünya hayatlarında müminlere karşı takındıkları alacılıklarının kendilerine hatırlatılması, dünyada kalış sürelerinin sorulması üzerine “bir gün veya yarım gün” kaldıklarını söylemeleri beyan edilmektedir.
115. âyetten itibaren ise, insanların dünyada boşuna yaratılmadığı beyanı, Yüce Allah’ın mutlak hükümran oluşu, şirk içerikli kabullerin mahşerde perişan akıbetleri, kafirlerin kurtuluşa eremeyecekleri, nihayet mağfiret ve rahmet duası dile getirilmektedir.