Mekke’de risaletin 10. yılında indirilmiş olması muhtemel olan, 28 âyetten oluşan, adını ilk âyetindeki “saklı, görünmeyen varlık” anlamındaki الْجِنّ el-cinn kelimesinden alan Cinn sûresi, inişe göre 63, resmî sıralamada ise 72. sûredir. Bu sûrenin iniş zamanı veya sırası hakkında çeşitli kanaatler ileri sürülse de sûrenin Mekke döneminin sonlarına yakın bir tarihte indirildiği anlaşılmaktadır.
Cinn sûresinin, öncesindeki Nûh sûresiyle yakın anlam ilişkisi vardır. Nûh sûresinde vahyin tevhid içerikli yapısı özelinde Hz. Nûh’un kavmine yönelik daveti üzerinde durulmuştu. Bu sûrede de benzer şekilde tevhid inancıyla taban tabana zıt olarak şekillenen “cin” kavramı, cinlere yüklenen ve hatalarla dolu olan anlayış ele alınarak, bunun tevhide aykırılığı söz konusu edilmektedir. Nûh sûresinde çeşitli putlar hakkında bilgi verilirken, bu sûrede de bazı zayıf inançlı insanların cinlere sığınmaları eleştirilmektedir.
Sûrenin ilk âyetlerinde bazı cinlerin Hz. Peygamber’i dinledikleri, bu arada Kur’ân’ın doğru yola ulaştıran kaynak olduğunu, ona inandıklarını, Allah’a ortak koşmayacaklarını, Allah’ın yüceliğini ve eşi ile çocuğunun bulunmadığını itiraf ettikleri bildirilmektedir. Bazı insanların cinlere sığındıkları ve bu nedenle cinlerin de kendilerinde anlamsız bir güç vehmettikleri ifade edilmektedir. 8. âyetten itibaren, göğü yokladıkları, ancak onu tam korumalı bir halde buldukları ve göksel haberler dinlemek için çeşitli yerlerde oturmalarının imkânsızlaştığı dile getirilmektedir. Cinlerin çeşitli konulardaki acizliklerini itiraf ettiklerini içeren âyetlerden sonra, içlerinde haktan yana olanlar olduğu gibi, sapanların da bulunduğu belirtilmektedir.
18. âyetten itibaren, mescitlerin Yüce Allah’a aidiyeti, ibadette devreye hiç kimseyi sokmamak ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak gerektiği üzerinde durulmakta, yaratılmışların gaybı bilemeyeceği, bu nedenle Son Saat’le ilgili hiç kimsenin bilgi sahibi olmadığı, Yüce Allah’ın dilediği elçiye vahiy ile bildirdiklerinin de bu konuyu içermediği mesaj olarak muhataplara iletilmektedir. Sûrenin ana konusu, cin veya insanların gaybı bilemeyeceği, bu nedenle tevhide aykırı bir tutumdan uzaklaşmaları gerektiğidir.