Mekke’de risaletin ilk dönemlerinde, 2 veya 3. yıllarında indirilmiş olması muhtemel olan, 5 âyetten oluşan, adını ilk âyetinde geçen “sabah aydınlığı” anlamındaki الْفَلَق el-felak kelimesinden alan Felak sûresi, inişe göre 23, resmî sıralamada ise 113. sûredir.
Felak sûresi resmi sıralamada öncesinde bulunan İhlâs sûresiyle de yakın anlam ilişkisine sahiptir. Buna göre Râzî’nin de vurguladığı üzere, Yüce Allah kendisini zatında ve sıfatlarında uygun olmayan şeylerden münezzeh kılmak üzere İhlâs sûresini anlamayı ve okumayı emredince sanki kul şöyle demiş gibidir: “Ya Rabb, bu itaat gerçekten çok büyük ve onu hakkıyla yapma konusunda kendime güvenemiyorum.” Bunun üzerine, sığınmanın nasıl olacağı öğretilmek üzere bu iki sûre indirilmiş gibi görülebilir. Böyle olunca Felak ve Nâs sûrelerinin İhlâs’tan sonra sıralanışı ikna edici bir anlam kazanmış olur.
Bu sûrede insanları rahatsız eden asılsız bazı korkulardan sığınmanın adresi öğretilmekte, insanların nelerden kime sığınacağı bütün muhataplara bildirilmektedir.