Mekke’de risâletin 9. yılında indirilmiş olması muhtemel olan, 30 âyetten oluşan, adını 15. âyette geçen “secdeler halinde” anlamındaki سُجَّد sücced kelimesinden alan Secde sûresi, inişe göre 57, resmî sıralamada ise 32. sûredir.
Secde sûresi, resmî sıralamada öncesindeki Lokmân sûresiyle yakın konu birlikteliğine sahiptir. Her iki sûre de mukatta‘a harfleriyle başlamaktadır. Her iki sûrenin temel konusu iman-inkâr karşıtlığıdır. Allah’ın âyetlerini yalanlayan veya onlarla alay edenlerin korkunç akıbeti her iki sûrede de gündeme getirilmektedir. Her iki sûrede de kâinat kitabının âyetlerine gönderme yapılmaktadır.
Secde sûresi, vahyin ilâhî kaynaklı oluşu, Hz. Peygamber’in vahyi kendiliğinden uydurmadığı, Nebî (as)’ın Mekkelileri uyarmak için görevlendirildiği, kâinatın yaratılışı hakkındaki temel sistemi, Yüce Allah’ın her şeyi hakkıyla bildiğini, insanoğlunun yaratılışının çamurdan başladığını ve bir süreç halinde gerçekleşmesinin devam ettiği, çeşitli donanımlara sahip kılındığı beyanına yer verilmektedir.
10. âyetten itibaren, ölüm meleği gelince herkesin Yüce Allah’a döndürüleceği, korkuları ve mahcubiyetleri nedeniyle cehennemliklerin mahşerde başlarının öne eğik olacağı, özür dileyecekleri, azgın insan ve cinlerin cehennemi dolduracağı beyan edilmektedir.
15. âyetten itibaren, Yüce Allah’ın âyetlerine gerçek iman edenlerin derin bir boyun büküş içerisinde, secde ve tesbihler halinde bulundukları, geceleri yataklarından ayrıldıkları, korku ve ümit içerisinde dua ettikleri, infak ahlakını kuşandıkları ele alınmaktadır. Ayrıca hiçbir canın mahşerde kendisi için ne tür göz aydınlıklarının gizlendiğini bilemeyeceği, müminlerin kâfirlerle bir tutulamayacağı, müminlerin cennete, yoldan çıkanların ise cehenneme gireceği, inkarcıların gerçeğe geri dönmeleri için dünyada çeşitli şekillerde azaba uğratılacağı bildirilmektedir. 23. âyetten itibaren, Hz. Mûsâ’ya kitap verildiği, çeşitli önderlerin hidayete davet ettikleri, mahşerde insanlar arasında kesin hükmün verileceği, azgınların helak edildiği, yerlerinde yeller estiği beyan edilmektedir.
27. âyetten itibaren, yağmurun toprakta oluşturduğu değişim ve tarım ürünleri meydana getirmesi gibi konular ele alınmakta, sûrenin sonunda ise alaycılık edenlere mahşerdeki imanlarının fayda vermeyeceği, böylelerinden yüz çevirmenin gerekliliği ve akıbetlerinin beklenmesi mesajı ile sûre sona erdirilmektedir.