Mekke’de risaletin ilk dönemlerinde, 3 veya 4. yıllarında indirilmiş olması muhtemel olan, 8 âyetten oluşan ve adını ilk âyette geçen “sarsıntı, deprem” anlamındaki زِلْزَال zilzâl kelimesinden alan Zilzâl sûresi, iniş sırasına göre 31, resmî sıralamada ise 99. sûredir. Bu sure “Zelzele sûresi” olarak da isimlendirilmektedir.
Zilzâl sûresinin, resmi sıralamada Medenî olan öncesindeki Beyyine sûresiyle yakın anlam ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Önceki sûrenin sonunda ödül hak edenlerin cennetlere gideceği müjdesi verilince, sanki “bu ödüle ne zaman kavuşacağız?” sorusu zımnen sorulmuş kabul edilir. İşte bunun cevabı olarak, “Yerküre kendisine has sarsıntı ile sallandığı zaman…” cümleleriyle başlayan Zilzâl sûresi indirilmiş kabul edilebilir. Kâfirlerin cehennem tehdidine aldırış etmemeleri üzerine, bunun mutlaka gerçekleşeceği ve zamanının da kıyâmet-âhiret süreci olduğu sûrenin bütününde ifade edilmiş olmaktadır.
Zilzâl sûresinde “Yeryüzü kendine has sarsıntısıyla sallandığı, yeryüzü ağırlıklarını (dışarı) çıkardığı ve insan, ‘Ne oluyor buna!’ dediği vakit” ifadeleri gereği kâinat sisteminin yıkılışı olan “Son Saat” ve yeni bir düzenin kurulması manasında “kıyâmet günü”nden söz edildiği görülmektedir.
Diriltilme, “Kim zerre miktarı hayır işlerse onu görecektir. Kim de zerre miktarı şer işlerse onu görecektir” ifadeleri gereği yapılanların âhirette gösterilmesi ve zerre miktarı hiçbir şeyin gizli kalmayacağı içeriği, sûrenin Mekkî oluşunun delillerindendir.